Merhaba! omg! iletişim’de PR asistanı olarak bu dördüncü haftam. Ne yazabilirim diye biraz düşündüğümüzde, “omg! iletişim’de nasıl hayatta kalıyorum?” temasına karar verdik. Konum belli olduktan sonra, kafamda yazıyı belli bölümlere ayırdım. Dolayısıyla bunu birkaç yazılık bir seriye dönüştürmeyi düşünüyorum. Öncelikle, benim ofiste daha mutlu olmamı ve özellikle de dikkatimi bir göreve toplayabilmemi sağlayan faktörleri anlatacağım.
Bu ilk yazıda benim kendi çalışma şeklimle omg! iletişim’de nasıl hayatta kalacağımı okuyacaksınız. Öneri olarak düşünürseniz sizde işe yarayabilir de, yaramayabilir de. Herkes farklıdır.
Serinin ikinci kısmında ise iş arkadaşlarımın tatlılığına dair bir hayatta kalma rehberi (!) sunacağım. Üçüncü kısmındaysa, zamanın daha da ilerlemesiyle öğrendiklerim de iyice artacak ve PR asistanı olarak hayatta kalışımı anlatacağım.
Gece erken yatmak (-mı acaba?)
İnsanın uykusunu alması bir nimet. Ben bunu düzenli olarak yapabilenlere gerçekten hayranlık duyuyorum; ancak ben gece erken yatmayı genelde başaramayan bir insanım. Aylarca freelance çalıştıktan sonra bir anda beş gün erken kalkmamın gerekmesi benim için gerçek bir zorluk oldu. Gece genelde ikiye, üçe dayanan uyuma saatlerimi şimdilik bire çekebilmiş durumdayım.
Geceyi yaşamayı, gecenin tatlı sessizliğini çok yorgunken bile seven biriyim. O yüzden eğer siz de benim gibi bir baykuşsanız ve bir değişim istemiyorsanız size bunu önermeyeceğim. Bunun yerine size, gece uyanık geçirdiğiniz vakitleri ertesi gün işe daha rahat ve mutlu bir halde gelmenizi sağlayacak şeyler yaparak geçirmenizi söyleyebilirim. Tabii ki uykunuzu almanız en iyisi ama olmuyorsa da bunu düşünerek gecenizi yaşayın. Bunu her gece değil, bazı geceler yapın. Böylece hem kendiniz olmaktan vazgeçmemiş, hem iş gününüzü miskin geçirmemiş, hem de arada bir uyku depolamış olursunuz.
“Günaydııııın” demek
Geçen hafta sonundan sonra bir anda işlere dönesiniz gelmiyor mu? Ya da işe geldiniz ama daha uykunuz mu açılmadı? Ofise attığınız ilk adımınızda pozitif bir ruh haliyle arz-ı endam etmeniz, melodik bir “Günaydııııın” ile içeri süzülmeniz, arkadaşlarınıza hatırlarını sorup bir beş dakika sohbet etmeniz gününüzün tamamını etkileyecektir. Böylece sanki bir yere hapsolacak ve sorumlulukların altında ezilecekmiş gibi hissetmezsiniz. Hep beraber faydalı işler yapacağınızı düşünürsünüz. “Nasıl başlarsa öyle gider.” derler. E o halde, size de günaydın!
Müzik açmak
Sadece tamamen sessizlikte çalışabilen bir insansanız bu maddenin çoğunu atlayıp sadece en son cümlelere bakabilirsiniz. Ben müzikle kendimi daha disiplinli ve daha hızlı hissediyorum. Bazen saatlerce müzik açmasam da, bir şeyler dinlerken daha iyi konsantre oluyorum. Ayrıca dinlediklerimi arkadaşlarımla paylaşmayı da seviyorum. omg! iletişim’de geldiğimde de ilk günlerden sonra bunu yapmaya başladım ve gerçekten kendi Survivor hikayemde çok yararını görüyorum.
Sevdiğimiz bir müziği beraber dinlemek ya da bir şarkıyı keşfedip beraber sevmek bizim çalışma sürecindeki mutluluğumuzu arttırırken, kolektif bir bilinç yaratıyor; aramızdaki bağı da güçlendiriyor bence. Kendini ifade etmenin ve karşıdaki kişiyi daha iyi tanımanın en iyi yollarından biri müzik zevkini öğrenmek “Kim hangi müziği sever?” diye düşünürken aynı ortamda şahit olduğunuz karakterleri çözümleyebilirsiniz. Örneğin, yeni bir ofiste 3. gününüzde misiniz? İnsanları daha yeni yeni mi tanımaya başladınız ve insanlar da sizi tanısın, hakkınızda fikir sahibi olsun mu istiyorsunuz? Tabii, çalışırken genelde sessiz olmanız da gerekiyor. O halde bunu müzik açarak ve insanların tepkilerini gözlemleyerek yapabilirsiniz. Aynı gözlemi bir film, dizi, etkinlik vs. lafı geçtiğinde konuşmaya kulak vererek de yapabilirsiniz.
İşteyken müzik dinlemeyi hiç sevmiyorsunuz ama konsantre olamadınız ve yeni bir yol mu arıyorsunuz? Belki, beyin dalgalarınızı etkileyerek konsantrasyonunuzu bir noktaya yönlendirdiği bilimsel olarak kanıtlanan klasik müzik seçkilerine bir yarım saat şans vermek istersiniz?
Yürüyüş yapmak
Ofiste kapı önüne çıkmanız ya da ofisin çevresinde biraz dolaşmanız, eğer sigara içmezseniz ya da markete vs. gitmiyorsanız bazen biraz garip karşılanabiliyor ama ben kısa bir yürüyüşe ihtiyaç duyuyorum. Günde en az iki kez, ofisin dış kapısının karşısındaki ağaçlı yolda birkaç tur atıyorum. Bu ağaçlı yolu bir şans olarak görüyorum. Hem hava alıyor, hem ayaklarımı biraz açıyor, hem de bunu genelde bir işimi bitirip diğerine geçmeden önce yaptığım için kısa bir süre zihnimi boşaltabiliyorum.
Gelmeden önce ya da gece spor yapmak
Sabah çok erken kalkabiliyorsanız ve sporla duşa vaktiniz olacaksa ne ala. Ancak yoğun bir günün ardından biraz dinlendikten sonra da spor yapabilir, kaybettiğiniz enerjiyi geri kazanabilirsiniz. Eğer çok oturmaktan vücudunuz ağrımışsa ya da hareket etmek istemenize rağmen zor bir şeyler yapmaya haliniz kalmadıysa basit yoga esnemeleri yapabilirsiniz. Benim bu noktada bu birkaç hafta için hayatta kalma şeklim, zumba videoları yaparak kendimi mutluluk hormonunun kollarına teslim etmek ya da beni çok yormayacak yoga pratikleri uygulayıp kaslarımı ve zihnimi rahatlatmak.
Çalışma şeklinizi değiştirmek
Çalışma şeklinizden memnun olsanız bile, bazen bir değişikliği deneyimlemek isteyebilirsiniz. Kendimden anlatayım… Geçtiğimiz günlerde gene bir basın bülteni için çeviri yapacaktım. Genelde yazıda bulunan ama benim anlamını tam bilmediğim, sektörle alakalı İngilizce kelimeler ara ara olduğunda, onları yeri geldikçe araştırarak yazıyordum. Bu seferse yazının hepsini iyice kelime kelime okuyup, bilmediklerimi önceden öğrenip kafamda hiçbir soru işareti kalmadan Türkçe versiyonunu yazmaya başladım. Bu şekilde çeviriyi yazmaya normalden geç başladım ama düşüncelerim daha netti. Yöntemimi değiştirdiğim için beyin jimnastiği yapmış oldum ve monotonluğa ara verdim. Siz de bu şekilde farklı alternatifleri değerlendirebilirsiniz.
Sosyal medyaya bakma(-ma)k
Kendinizi bütün gün hiç telefona dokunmayacağım gibi şartlamalar bence, en azından bende çok işe yaramıyor. Ben de ara ara abartmadan sosyal medyaya bakıyorum. Burada benim kaybettiğim belki otuz saniye bana zaman kaybı değil motivasyon olarak geri dönüyor. Gene önemli ve uzun bir işimi bitirdiğimde böyle aralar verebiliyorum.
Konfor alanının dışına çıkmak
Yeni bir işe başlayan veya sektör değiştiren kişiler kısa sürede pek çok yenilikle karşılaşır. Konfor alanımızdan çıktığımızda karşılaştığımız zorlukları sayelerinde bir şeyler öğrendiğimiz kazançlarımız olarak değerlendirerek ilerlersek aynı yerde saymamış oluruz. Örneğin, ben daha önce yapabildiğimce çok yazı yazıp çok yazı editlemiş olan, içerik yazarlığı ve editörlüğü geçmişine sahip, bir yandan editörlük atölyesine giden bir insanım ama hem mükemmel değilim, hem de PR alanında yeniyim. Burada benim yazılarımın üzerinde düzenlemeler yapıyoruz, cümlelerimin kontrolü sadece bende değil. Bu da benim konfor alanımın dışına çıkmam ama sürekli bir şeyler öğrenmem demek.